.

   
  Marsilyali.tr.gg
  METiN TOKDEMiR
 

  YÜREKTE KALAN SIZIDIR METİN TOKDEMİR



2005 Erciyesi idi. Askere gitmeden önceki son katıldığımız Erciyes. Bu Erciyesin güzelliklerinden biride Rahmetli Ülkü Ocakları Genel Başkanımız Metin TOKDEMİR adına kardeşi Çetin TOKDEMİR tarafından kurulmuş olan METİN TOKDEMİR ÇADIRI idi. Cumartesi akşamı Tokdemir çadırında otururken çadıra sokulan bir delikanlı şunu soruyordu. Metin Tokdemir kimdir?

Metin TOKDEMİR ismi öyle iki üç cümleyle anlatılacak, şurda doğdu şurda yaşadı şurda şunları yaptı şurda vefat etti sözcüklerinin arasına sıkıştırılarak anlatmak onu izah etmek yetmez. Bu ancak TOKDEMİR i anlatmakta kifayetsiz kalmaktır.

12 Eylül zulmü Ülkücü Hareketin üzerinden paletleriyle buldozer gibi geçmiştir. Ülkücüler cezaevlerini doldurmuştur. Sevdikleri vatanın zindanları biçilmiştir. Onlara ve Liderlerine Başbuğlarına… Tarihe kara leke olarak düşen MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davasında beşyüzün üzerinde kişi yargılanmış Başbuğlarıyla birlikte ikiyüzün üzerinde ülkücünün idamı istenmiştir. İşkencenin bin bir türlüsü darağaçları bedel biçilmiştir ülkücülere.

Bir yanda dışarıda ise kendilerini Ülkücü olarak gösteren ülkücü bozmaları harekete kene gibi yapışıp nemalananlar Ülkücüler içerde olunca hemen 12 Eylül ihtilalinin ürünü olan bir siyasi yelpazede yerlerini almış ve artık milletvekili rozeti takmış aralarından kimileride kırmızı plakalı arabalarla gezmeye başlamıştır. Artık ülkücülere mihnet ederler mi. Ülkücülük Türk milliyetçiliği mefhumu onlar için hayal olmuştur. Ömrünü tamamlamıştır.

Ama bir de perdenin öbür yüzü var. Bir yanda ise samimiyetinden ödün vermeyen ülkücüler çalışmalarına başlamıştır. Muhafazakar Parti ile başlayan yol MÇP de filizlenmiştir. Bir yanda Bizim Ocak Dergisi çatısı altında Gençlik Kültür Sanat Ocakları yapısıyla çok zor şartlar altında filizler boy vermiş başaklar boy atmıştır.

Onlardan biride Eskişehir de üniversite öğrencisi Metin TOKDEMİR dir. Yanındaki arkadaşlarıyla bayrağı göndere çekmiştir Eskişehirde. Ardından Eskişehir Ocak başkanlığı görevinde bulunmuştur. Taşrada ki faaliyetleri ile göz dolduran Metin TOKDEMİR artık Ankara’da olmalıdır. Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilir. O zaman ki adıyla Gençlik Kültür ve Sanat Ocakları. Daha sonra ise Genel Başkanlık görevine getirilir.

Ülkücü harekette Ahde vefasızlık imansızlık düsturunun savunucusu ve simgesi haline gelmiştir Metin TOKDEMİR

Türkiyeyi il il ilçe ilçe gezmiş yeni yetişen nesile ülkücülük aşısını yapmıştır. Ortaya koyduğu yayıneviyle ülkücü gençliğin ufkunu açmıştır. Necatibey de bulunan çelik kapı dükkanında çelik gibi sözlerle çeliğe su vermiştir Metin TOKDEMİR.

Bir yanda lüks sivit odalar, otel lobilerinde hamaset nutku atanlara inad çevresindeki inançlı ideal Türk Milliyetçisi gençlerle 1944 de ki neslin 1990 larda ki yüzü olmuştur. Azerbaycan mitingleriyle Türkiyede ses getirmiştir.

Şöyle anlatıyordu bir defasında Eskişehirde Metin TOKDEMİR’in çok yakınında bulunmuş olan Eski Ordu Milletvekilimiz Cemal ENGİNYURT bir konuşmasında Metin TOKDEMİR her saniyesini ülkücü hareket için ülkücülük için vakfetmiştir diyordu. Hilale adanan bir ömürdür Metin TOKDEMİR.

Ülkücü gençler İsa Yusuf ALPTEKİN’i, Mustafa CEMİLOĞLU’nu, Muhammed SALİHİ hep ondan dinlemişlerdir. Fendoğluları, Mustafa YARDIMCILARIN, Önkuzuların destansı mücadelesini hep ondan öğrenmişlerdir.

Diyen ne güzel söylemiş ideal adamı olmadan idol olunmaz. Hem ideal adamı olmuş hem idol olmuştur Metin TOKDEMİR.

1995 seçimlerinde MHP Gümüşhane Milletvekili adayı olmuştur. Ülkücü gençliğin gözünün içi gülüyordur. Metin Reisleri mebus olacaktır. Nasip olmaz ama Gümüşhane’de seçim çalışmalarını yürütürken Ankarada bir programa katılmak üzere yola çıkarken Ziganada trafik kazası yapar. Onu sevenler onun mebusluğunu görmek yerine Kelkitte cenazesine katılırlar. Buz kesmiştir o gün. Dile kolay Metin Reis vefat etmiştir.

Bir gün Sıhhiye-Sincan arası çalışan bir körüklü halk otobüsüyle Sincan Ocağa seminer vermeye giderken kendisine rastlayan bir ülkücünün Reis siz genel başkanlık yaptınız niye halk otobüsüyle gidiyorsunuz gibi şeyler söyleyemesi üzerine şunları anlatır.

“Bir tarihte genel başkanlıktan ayrıldıktan sonra, Ülkü Ocaklarının davetlisi olarak konferans vermek üzere Sivas’a gidiyordum. Akşamdan otobüse binmeden önce Ocak Başkanını aradım. Ben Sivas’ı pek bilmem. Bir arkadaş görevlendir beni otobüs terminalinden alsın dedim. Başkan “Sen hiç merak etme reis ” dedi.

Gece geç saatlerde Sivas’a doğru tarifeli otobüsle yola çıktım. Gidinceye kadar kitap okudum. Bazen yorulup daldığım belki yarım saat bir saat uyuduğum oluyordu. Otobüsümüzün günün ilk ışıklarıyla Akdağmadeni yakınlarında kahvaltı molası verdi. Bu kahvaltıdan sonra uykum iyice dağılmıştı. Açık berrak bir güne uyanmıştık. Sivas’ın dağları ovaları ve gökyüzü çok berrak bir şekilde gözüküyordu. Ben otübüsün orta sıralarında bulunan pencere kenarındaki yerimde uçusuz bucaksız Sivas ovalarını seyre dalmıştım. Otobüsün aniden durmasıyla bu tatlı seyirden uyandım. Önce herkes yarı uykulu vaziyette bu durumun rutin bir trafik kontrolü oldğunu düşündü. Gözlerini kapatanlar oldu. Otobüsün kapıların açılınca uzaklardan davul zurna sesleri duyuldu. Hemen herkes yarı şaşkın yarı uykulu bir biçimde gözlerini açtı, olan biteni anlamaya çalışıyordu.

Otobüsümüzün durduğu yerden itibaren upuzun bir araç konvoyu ile karşı karşıya oludğumuzu söylüyor bakan ya da milletvekilinin Ankara’dan gelen aracının bir an önce geçmesini ve otobüsümüzün de hareket etmesini bekliyordu. Davul zurna ve kalabalık gittikçe otobüsümüze doğru yaklaşınca ben farkında olmadan ünlü birisiyle mi seyahat ediyoruz diye otobüsü göz ucuyla taradım. Yolcular da benim gibi ünlü birini arıyorlardı. Kalabalık otobüsün ön kapısına gelince durdu. Davul zurna sustu. Otobüsün yan camından görebildiğim kadarıyla gelenlerin çoğunluğunun bizim gençler olduğu taşıdıkları Üç Hilalli ve Bozkurtlu bayraklardan anlaşılıyordu.

Allah Allah dedim. Genel merkezden geceye başka biri de geliyorsa bana niye haber vermediler ki acaba diye düşünürken, gençlerden bir kaçının otobüse girdiğini gördüm. Kafamı ön tarafa çevirince bir de ne göreyim. Sivas ocak başkanı ve arkasında iyi giyimli iki genç olduğu halde bana doğru geliyorlardı. Aman Allah’ım dedim önce. Neye uğradığımı şaşırdım. Bütün bunlara ne gerek vardı başkan diyebildim. İşte o an hayatta hiç olmadığım kadar mahçup oldum. Kızardım bozardım utandım yolculara bakamıyordum bile. Sonra hızla otobüsten çıkalım, yolcuları beklettik onlardan özür dileyelim helalık alalım dedim. Yolcular pür dikkat bizi dinliyorlarmış, koro halinde helal olsun olur böyle şey dediler.

Otobüsün ön kapısından daha adım atamadan gençler beni omuzlara aldı davul zurna tekrar başladı. Beni indirin durun yapmayın diye derdimi anlatana kadar 20-30 metre gittik. Sonra zar zor gençleri ikna edip, yere inerek karşılamaya gelenlerle kucaklaştık. Sonra’da Sivas’ın yolunu tuttuk. İşte o gün bu gündür bu karşılama sahnelerine görünce hep yüzüm kızarır derin bir mahcubiyet hissederim. Sanki yanımdakilerin Sivas karşılamasına şahit olmuş olabileceklerini düşünürüm. İşte o gün bu gündür. Karşılama ağırlama ve uğurlamalarda mutlaka ölçülü davranır çevremdekilerden de bunu isterim. Çünkü ben insanların nefislerini yenebildikleri ölçüde dava adamı olabileceklerine inanırım. Hem iki cihan güneşi Peygamberimiz de en büyük cihadın nefisle yapılması gerektiğini buyurur. Sözün kısası Nefsini yenemeyen dava adamı olamaz.” Der.

Sana doyamadık. Seni yaşayamadık. Ancak seni sensiz senin yazılarında fikirlerinde konuşmalarından geriye kalan anılarından anlayabiliyor ve hayal edebiliyoruz. Mekanın Cennet Olsun Metin Reis.

 
  Bu Gün 4 ziyaretçi (5 klik) sitemizi ziyaret etti  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol